Geceler artık daha sıcak olmaya başladı. Hırka falan taşımak boşa. Bildiğin yaz geldi lan! O geçen seneden ve ağır kıştan kalma kocaman giysileri yarın ben de topluyorum ve kışa bile çıkarmamak üzere kaldırıyorum. Zaten kışın da ince giyinirim de olsun, her şey incecik olsun, şeffaf olsun. Şimdi yaz geldi çünkü. Gerçek güneş ve gerçek sıcak geldi.
Ağustos'ta çığlık çığlığa "üşümeyi özlediiim" diyorum ya, şimdi de üşümemeyi özlemişim onu anladım. İnsanız ve sürekli bir şeylerin özlemi içindeyiz. Hayatımın en güzel ayı, 2009'un Eylül'ü şimdilik. Ama bu yaz biraz kilo alırsam ve biraz güç toplarsam onun önüne geçebilirim diye düşünüyorum. Onu özlemek istemiyorum. Hatırlamayı seviyorum ama özleyip durursam güçlenmedim demektir; ya da hala 40 kiloyum. Vah vah!
Düşünüyorum sadece işte, tutup kendi düşüncelerime çeksen ya beni. Artık çekildiğimde sürüklendiğimde nasıl olsa canım acımıyor. Kalaylamışlar beni yanmıyorum.
Cuma-pazar evimdeyim. Herkes gergin ama ben keyfini çıkaracağım. Annemin, babamın, yemeklerin, yatağımın ve tosunumun. Diğer kalabalıklar umrumda değil, gelsin gitsin.
Pazar sabahı da börek alalım mı baba? Bi de vişne suyu? Çok özledim ve aramak istiyorum tam şimdi, ama kıyamam, uyandıramam ki. 17 yaşıma dönsem yine, geleceğimi şekillendirsem sil baştan o pazar kahvaltılarında. Bu sefer annem yığılmasa koltuğa İstanbul'a geliyorum diye. Deseler ki evet eminiz şimdi, mutsuzluk yok senin için. O korkulu gözlerle beni yurdun bahçesinde bırakmasalar. Hiçbir şeyin garantisi olmasa, kalacak yerim, param, arkadaşlarım... Ama huzurumun garantisini verseler bana bu sefer giderken. 2 dilim yerine 3 dilim börek yerim, sızlanmadan. Değiştirecekse geleceğimi küçücük şeyler, yaparım.
Çok büyüdük çünkü artık, değiştirmek şimdi daha zor. Yolumuz çizili, hala ormanda koşturuyoruz. Ya koşarken izlerimizi yola çevireceğiz ya da düz yola çıkıvereceğiz ki artık zaman boşa geçmesin.
Öperim.
13 Mayıs 2010 Perşembe
Çıldırmış-Olmalı Beyni
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 Yorum:
Yorum Gönder