Pages

23 Ekim 2012 Salı

Canım Yastığı

İz bulmayı çok çok çok seviyorum. Takıntılı biri olduğum için bazen iz de sürüyorum ama ben aramadan karşıma çıkan izler başka. Banyoda bulunan uzun saçlar, kıllar ya da masadaki yapış yapış yemek artıklarından bahsetmiyorum. Sırtı duvara yaslanmış ortası hafif çökmüş bir yastıktan bahsediyorum. Bu kadar sinir stres içinde o yastık beni biraz silkeliyor işte.

17 Ekim 2012 Çarşamba

Hep Bunlara Değer Mi?


Benim alıklığım, anlaşılması gerçekten zor olan şeyleri anlayamadığımda başlıyor. Mesela samimiyetsizliği, mesela yalancılığı, mesela şımarıklığı, mesela ukalalığı ya da çok bilmişliği, mesela paragözlüğü ya da bunlar gibi binlercesini. Anlayamadıkça kendimi salak gibi hissediyorum, böyle şeylerle karşılaştığımda yanaklarıma, alnıma tokat atarak uyandırmaya çalışıyorum kendimi kara rüyalardan. Ama yok, uyanmak mümkün değil, gözlerim kapakları görünmeyecek kadar açıkken. Çok tuhaf ortalık. İnsanlar, işler, sıkıntılar çok fena.

Bense şimdi iyiyim.

7 Ekim 2012 Pazar

Masam Kalmadı, Hayır Yok


Neden bir şeyler yapamıyorum? Neden söndüm? Neden böyle dağınıklaştım? Neden yalnız değilim? Neden bu küçücük kutuya tıkılıp sadece bekliyorum?

Zannettiğin gibi bir başarı elde etmek o kadar zor değil. Kendini göstermek, hem de bir şeymişsin gibi; ya da elini beline koyup "Burada benim borum öter," demek. Hiçbiri zor değil. Sorun şu ki; ben üşeniyorum, o üşenmiyor, şu ise yapmak zorunda. 

Değişimin insanmış gibi yürüyüp bana gelmesini bekliyorum bu aralar. Oysaki çok gülüyorum, eğleniyorum, bir sürü sıkıntım var ve hepsiyle başa çıkıyorum. Değişimin ve düzenin içimde yattığını yeniden hatırlayana kadar, gidene kadar böyleyim. Yatağın içinde bir kedi sadece.

Related Posts with Thumbnails