Uyuşuk koltuğumdan kurtuldum. İş arıyorum hala, benim için iş arayan başkaları da var, sevindirici. Şimdi biraz daha dik ve yüksek sandalyemde yine çeviri yapıyorum. "Yüksek", "iş", "dik" ve "şimdi" kelimelerini kullandığım için iyi hissettim. Sırtımın ağrısı da geçecek, şu etrafımda kirpi gibi beni bızıklayan aletlerden de kurtulacağım. Yarın dergiyi almaya gidicez. 7. sayıyı da çıkardık, heyecanlı değilim; ama yarın olucam ki. Her şeyin zamanı var.
O şehir, bu şehir, şu şehir; o ülke, bu ülke, şu ülke... Sen mi, ben mi, o mu? Nereye gidersem gideyim benim işte. N'olur bana birileri cevap versin, tek istediğim bi tepki. Sorumluluğunu kaldırabilirim.
Ve evet etek almam gerek bi hafta içinde. Sevmiyorum alış-verişi. Yine mantı çelişkisindeyim. Yapsam uzun sürecek, yapmasam içimde kalacak. Neyse yapıyorum anasını satayım ya, benden değerli mi zaman? Cevabım yok. :)
Muah.
25 Mayıs 2010 Salı
Bu Akşam Üst Kattayız
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 Yorum:
Yorum Gönder