Belki Gılgamış'tan Nuh'tan, belki Beowulf'tan, ya da -yakınlaşalım biraz- Sidarta'dan, Dorian Gray'den gördük, öğrendik insanın kendine yaptığı yolculukları. Her yerde, her zaman, herkes bize yapmamız gerekenin aslında bu olduğunu bir şekilde vurguladı sanat yolunu seçerek. Kimimiz uyandık, kimimiz dinlemedik bu sözleri, bu imgeleri görmedik.
Bu yolculukta çok duraklayanımız da var, almış başını gidenimiz de; ancak "kendi" öyle bir şeydir ki Godot'ya benzer, bir türlü gelmez, çözülmez sırrı. Ve aynı zamanda "kendi" öyle bir şeydir ki, asla ararken yorulmazsınız, asla tam bir 2x2 4 eder gibi bir cevabı alamayacağınızı bilseniz de öyle renklidir, öyle çekicidir ki asla sormaktan vazgeçemezsiniz.
Bugün Tiyatro Artı sayesinde çok güzel bir deneyim yaşadım. Kendime yaptığım uzun yolculuğun bir kısmına eşlik ettiler, ve bu yolculuğu çok güzel özetlediler, sadece benim için hem de. Sorduğum soruların hiçbirinin cevabını yine alamadım, ama sorduğum soruları yolda karşılaştığım insanlardan duymak bile tatmin ediciydi. İçimin hikayelerinin başka isimler altında başka ağızlardan anlatılması, aldığım, aslında hep benim olan hediyeler, yol boyunca siyah bir yalnızlık.
Bir oyundan çıktığımda ya oyuncuları, ya kurguyu, ya seyircilerin tutumunu eleştiririm. Bu öyle bir oyun ki, bittiğinde kendinizi eleştiriyorsunuz. Sırtını size dönmüş bir "siz"le yola devam ediyorsunuz, yalnız. Oyunun sürdüğü 55 dakika boyunca da yalnızsınız aslında, şimdi de yalnızsınız, bunu okuyorsanız zaten yalnızsınız. Otursanız da, uyusanız da, bir partide çılgınlar gibi eğlenseniz de, 30 kişi bir otobüsün arka tarafında sıkış sıkış ayakta dursanız da yalnızsınız. "Takım ruhu" gerektiren işler yapıyorsanız da yalnızsınız, tek başınıza tesbih çekiyorsanız da.
Hepimiz yalnızız, tanrı yok, sevgililer yok, arkadaşlar yok, anne-baba yok, kardeş yok. Kendi tanrımızız, kendi ailemiz ve kendi çevremiziz. Ne durumda olursak olalım yürüyoruz. Yürümeliyiz yani. Arkamıza bakmadan demiyorum, ne olursa olsun yürümeliyiz, isteyen geri geri gitsin, önü geçmişi olsun; ama gitsin, hareket etsin. O yolculuğa çıksın herkes; ya da daha doğrusu o yolculukta olduğunu anlasın herkes.
Kendi içime yaptığım yolculuğun bir kısmında beni gerçekten yürüten ve böylece yolculukta hissettiren, daha önce yürüdüğüm birçok yolu bana yine öğreten Siyah başta olmak üzere Tiyatro Artı'nın tüm ekibine teşekkür ediyorum.
Gelecekten umutsuz olmaya başladığım zamanlarda dünyaya yaratmak için gelen böyle insanları gördükçe nasıl seviniyorum bilemezsiniz.
12 Haziran 2010 Cumartesi
TAKİP'teydim
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 Yorum:
Yorum Gönder