Pages

14 Nisan 2009 Salı

Blue Now Is The Color


Tüm sorunlar arasında çözüm olarak görülmek her şeyde olduğu gibi iyi ve kötü çağrışımlar yapıyor. Çözüm; beklenen çıkış kapısı, zor anlardan kurtuluş yolu, umut verici yeni bir başlangıç... Ancak çözüm; bir meta, bir araç, kolaya kaçış, zorla baş etmemek için bir nokta küçük; ilacı içip içinden geçebileceğin, uyandığındaysa koskoca deli bir dünya...

Ya memnun olmazsan o deli dünyadan? Ya tekrar kaçılacak bir sorun olarak görürsen? Ya girdiğin deli, küçük dünyada da o küçük noktayı, kaçışı ararsan? Ya üzülürse o zaman deli dünyanın başındaki, kocaman boşluğuna yerleştirdiği şeyin sıkılmasından ve/veya yorulup istememesinden dünyasını? Hepsini geçtim; ya çıkışı yoksa ve deli dünya hem kendini hem seni çürütürse? Ya da zaten tam ortasında üzerini samanlarla örttüğü koca bir delik varsa? Tersini pek düşünemiyorum şu sıra. Boşluğum, aptallığım, kimsesizliğim ya da benliğim sadece üzebilir, yorabilir seni.

Seninse zaten içinde durduğun, büyüdüğün, bilmediğim dünyan! Onun içinden hiç çıkamıyorum fikir olarak. Sense düşüncende ya da bedeninde hep oradaydın zaten istediğin zamanda da istemediğinde de. Şimdilerde -ne kadar zamandır bilmiyorum- etrafını belki karartan, belki sisle kaplayan o dünyadan çıkışı arıyorsun sanırım. Kendine güvenin azalacak ve koca bir boşluğa düşeceksin belki. Düşünsene tüm hayatını geçirdiğin dünyan! Çıkışı görebilmen bile güçken sen sonunu göremediğin o tünele girme riskini alıyorsun. Bu travmayı sen ya da ben nasıl atlatırız ki?

Düşünmüyordum bu sabaha kadar. Umrunda olmamak değil asla; sadece alkolün verdiği umutsuz bir umut olarak gördüm. Bu sabah -sabahlayınca hep sarhoş gibi oluyorum, algılarım farklı çalışıyor- oturdum düşündüm. Çıkışın olmak, çelişkilerinde desteğin olmak gerçekten istediğim ama bana çelişkiler yükleyen bir durum. İşin ciddiyetini ya da samimiyetini(yine içtenlik anlamında) bilmediğim için gereksiz bir düşünce gibi de geliyor ki. Şimdi olmadık bir yerde ve zamanda burnuma dayanan narlı vodka ve parfüm kokusuysa hepsinin boş olduğunu hatırlatıyor. Ciddiyete samimiyet kadar gerek yok diyorum; samimiyetiyse gördüm, biliyorum.

Orada ter içinde, pis uyanmak istiyorum. Bir sürü düşünceyi ve insanı ikinci plana atmış şekilde içerde olmak istiyorum...

Başlarken yazmaya olumsuzlukları düşünüp huzursuz etmeye karar vermişim kendimi. İstediğim, sarhoş da olsa ne dediğini bilen, hisseden, gülen gözlerin; aynı şekilde de benim gözlerim...

14.04.09
13:07
Beatles Café

0 Yorum:

Related Posts with Thumbnails