Bi Simay günü olsa keşke. Başkaları için yaşamaktan bunun gibi en sıkıldığım anlarda kafamı cama vurmamak için kendimi zor tutmasam da Simay günü butonuna bassam ve hepsi sifon gibi bi anda boşalsa aklımdan.
Sadece kendimi mutlu etmek için fırsatlar yaratabilsem. Aman o ne der, ah kırıldı mı şimdi diye düşünmeden. Ve insan yerine konulmadan yaşadığımı bir anda unutarak. 9:00-19:00 çalışıp eve gelip yemek bulaşık telaşına girip dudaklarımı yemeden. Günün 12 saatini başkaları para kazansın, başkaları temiz yaşasın, başkaları doysun diye endişe etmeden geçirsem.
İstediğim çok değil, ama hayalini bile kuramıyorum bu içine sıçılmış hayatımda. İstediğim sütlü tatlılar yapıp dizi izlemek, deniz kenarında yürüyüp müzik dinlemek, saate bakmadan kitap okumak ya da işte sırtımı yine Galata'nın buz gibi duvarına yaslayıp ölümü beklemek. Ama huzurla.
Çok değil evet, ama bir günüm bunların ufacık bir kısmını bile yapmadan geçiveriyor. Her sabah aynı insanların enselerini izleyerek işe gidiyorum ve her akşam ortalama 6-7 şarkı eşliğinde işten eve yürüyorum. Aynı yerlerde aynı insanlar. Her akşam anahtarı çevirirken çöp kokmasın diye dua ediyorum ama her akşam da aynı çöplere küfür ediyorum. Son dinlediğim şarkı biraz neşeliyse bile en karanlık modlara girip midemi ağrıtıyorum.
Bi şey yapmak istemiyorum. Çözüm bulmak istemiyorum. Hayal kurmak da istemiyorum. Kimseye güvenmek, mutluluğumu benden daha beter olan insanoğluna bağlamak istemiyorum.
Sadece bir Simay günü olsun, arada bir, boğazıma kadar gelip yutmaya çalışırken kusuverdiğimde.
Sürprizler, mucizeler görmek istiyorum ya da arada. Madem böyle iğrenç, madem böyle faydasız, öyle anlar olsun ki, tamam Simay günleri olmasın da en azından bazı günlerde bazı Simay anları olsun. Soktuğumun boktan düzenini değil de, içinde sadece benim yararıma olabilecek şeyler de olan bi düzen istiyorum.
Mutluyken ne kadar daha tatlıyım bi bilsen.
0 Yorum:
Yorum Gönder