Kendimi savunmalarım hep bir yara almayla sonuçlanıyor. Bugün de kolumuzda sıra, hadi bakalım. Canımın acıması umrumda bile değil, bir şeylerin bütün olanları hatırlatıyor olması düşündüğüm.
Ne diye bu kadar önem veriyorum ki? Ayakkabı alırken bile ne diye kendi fikrimden önce seninkine önem veriyorum? Senin hakaretlerini sineye niye çekiyorum ki? Niye üstüme yapıştırdığın sıfatlar beni deli gibi rahatsız etse de sadece ağlayıp "Nolur öyle düşünme" diye yalvarmakla yetiniyorum. Niye kıramıyorum sen duvarını?
Yapmam gereken çok basit. Senin hep söyleyip hiç yapamadığın, benim hiç söylemediğim ama yapmam gereken şey. Ben düzgün bir insanım, lanet olasıca kafamı sadece gereksiz yere çalıştırıyorum. Onun dışında ben düzgün bir insanım. 23 yaşındayım, sarhoş olurum, dans ederim, yeni insanlarla tanışırım, konuşabilirim. Bak bunu unutuyorsun. Ben konuşabiliyorum. Tek bir parçasını kaldırdığım anda yıkılacak kocaman bir duvarsın. O parçaya öyle çok değer verdim ki, öyle iyi korudum ki, öyle çok önemsememeye çalıştım ki kafama kafama vurmalarını... Şimdi bunu yapıyorum diyenin sen değil ben olmam lazım. Koluma biri tırnaklarını geçirecekse bu sen olmamalısın, ben seni bu kadar korurken asla değil. Yanlış yaşarken yanlış yaşadığımı iddia eden sen olamazsın, bu kadar basit!
Hiç kimse hatırlamasa şu blog biliyor neler yaşadığımı, kendime neler yaşattığımı, nelerin altından kalktığımı son 4-5 aydır. Daha ilk andan itibaren bu kadar saygılı yaklaşmasaydım da o düşündüğün insan olsaydım keşke. Keşke yanlış yaşasaydım da yanlış yaşadığımı suratıma her çarptığında bu kadar acı çekmeseydim.
İstesem şunu şunu yapardım demek, evet ben bunu yapabilecek bi insanım demek değildir son olarak. İnsanlar bunu yapıyorlar, ben de onlar gibi olsaydım ben de bunu yapardım. AMAsı var kocaman tabii. AMA YAPMIYORUMu var. AMA YAPMAMı var. AMA BEN ONLAR GİBİ DEĞİLİMi var. Artık beni tanımak istemeyenlerden uzak durmak istiyorum.
Sadece...
24 Nisan 2010 Cumartesi
Beş Tırnak Saplandı Göğsüme
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 Yorum:
Yorum Gönder