Kafanın içinde canlandırdıkların, olaylara yaklaşımın, gördüklerine içinden gelen tepkilerin, doğru ya da yanlış o beyinden geçen her kelime. İnsanlarda ilgilendiğim buyken sadece düşüncelerini bile açıklamayan biriyle yüzyüze kalmak, ikilemlerin en büyüklerinden birini yaşattı bana. İnsanların doğruları ve yanlışları vardır. Yok mudur? Vardır, bu yadsınamaz. Bir de genel yargılar vardır. (Oha artık tablo falan yapacak duruma geldim o kadar anlaşılmıyorum ki.) İnsanlar bu genel yargılara göre hareketlerini kısıtlar ya da kamçılar, bir şekilde herkesi sıkar bu genel yargılar, gelenekler, adetler, dinler... Kendini tamamen istediği hayatı yaşarken bulabilen bir insan yoktur yeryüzünde. O çok sevdiğimiz toplumda yaşıyoruz çünkü. Geçmişten gelen uzun sakallı yaşlı amcaların "aman evladım yapma allah kızar" demelerinin sonucu oluşan yargılara bağlıyız bir şekilde. Olmak istemeyen yok mu? Dolu. Dediğim gibi hiçbir insan yoktur ki ben bu kısıtlamalardan memnunum desin. Ha bunu desin, ciğerimi yesin. Çünkü zaten "kısıtlama" diyerek kendini ele vermiş, tezimi doğrulamış olur.
İnsanlardan çok mu fazla şey bekliyorum? Fazla mıyım buraya? Nereye uyarım ki? Ya, bi kere böyle düşünebilen beyinler varsa bunu uygulamak neden imkansız olsun? Bu genel yargılar oluşturulurken söz sahibi insanlar böyle düşünüyormuş, peşinden gitmişiz. Bunu yargılamıyorum. İnsanız ve yönetilmeye yol gösterilmeye ihtiyacımız var. Ancak gösterilen yolu kolayca gitmek ve gittiğin yolla çelişse de kendi duruşuna sahip olmak gibi iki seçenek var. Kolay olanı seçenler beni sinir edenler. Bu, bir defa yaşayacağımız bir hayat, kendini akıntıya kaptırıp günü atlattığına, aç kalmadığına sevinemez insan sadece. Bana bu çok ahmakça geliyor. Çok fazla tanıdığım, sevdiğim insan var bu yolda aslında. Başta sevgilim var baksana. Aman ses etme bugünü de laf yemeden, asilik yapmadan, temiz geçirdik diye huzurlu uyuyabilen... Ben bunu değil, "bugün yeni ne yarattım, genele ters düşse de beynimi bugün ne kadar çalıştırdım ve kendime bugün ne kattım?" diye sorup huzursuz olan insanlar olsun istiyorum.
Neyse, başka yerlere giriyorum yine. Benim bahsetmek istediğim, sadece düşüncelerimizi paylaşmamız. Önce kendimizle, sonra yanımızdakilerle. Böyle gelmiş, böyle gider mantığını kenara koyup, genel yargılara, ahlaka, dine ters düşse de düşündüklerimize sahip çıkmak gerek. Harekete geçirmek, davranışa dökmekse ayrı bir konu, uzun uzun tartışılır. Bu dünya, sanılan kadar küçük değil, milyonlarca insandan bir tanesi olduğunu bilip, binlercesini geride bırakacak şekilde sıyrılmak, farklılığını kanıtlamak muhteşem fikirlerden doğuyor.
0 Yorum:
Yorum Gönder