Pages

28 Kasım 2010 Pazar

Kırama Bacaklarımı


Ben yürümeyi severim kardeşim. Koşmayı, koşturmayı severim. Ben de yorulurum, yatar film izlerim, keyif de çatarım ama esasen ben yürümeyi severim. Ama öyle bankada işlerim olmaz, ya da başka bir yerlere yetişmem. Belki ilerlemem hiç, daire çizer dururum ama yürümeyi severim. Sabah olunca açık havada sandviç yemeyi krallara layık sofralara tercih ederim. Denizin üzerinde ya da karşısında olmayı yatağın içinde olmaya tercih ederim. (Tabii bu deniz manzaralı bir yatak odam olunca değişebilir. )Galata Kulesi'ni severim en çok da. Oturacaksam sırtımı ona yaslayarak oturmayı severim.

İç havasından çok dış havasını severim işte. Hepsi hava değil, yanlış! Bu memleketi sevmem, yanlış anlama sakın, ama bu memleketteyken dolaşmasını severim. Oyun oynamayı, köpeklerden kaçmayı, beynimdeki var oluş sıkıntısıyla birden ağlamaya başlamayı severim.

Kaçmak belki bu. Durduğunda kafanda canlananlardan kaçmak belki. Gelişmeye çalışmak belki de, bir sürü yeni şey öğrenirim hevesi. Bilmiyorum; ama ben çok daralıyorum. Aylardır yatıyorum, film izliyorum, çalışıyorum, müzik dinliyorum ve kitap okuyorum ve evet sadece yatıyorum. Şimdi uyandım, gerindim şöyle bir güzel, ağzımı tavan kadar açarak esnedim ve daha fazla yatmak istemiyorum yürüyemeyene kadar.

Kimseden bir beklentim de yok, ben hep aynı benim, ve değişmeyeceğim bir daha. Yine tıkılıp kalmayacağım sıcak duvarların arasında. Annemin bir lafı vardır, şimdi tek söyleyebileceğim o; "Beğenmeyen yemesin."

0 Yorum:

Related Posts with Thumbnails