Çok zamandır yazmayıp en yoğun günlerimi seçtim. Ismarlanmış yazılarım da var ama zorlama fayda etmiyor. İçimden geçenleri fırsat yaratıp sayfalarca dökeceğimdir elbet; ama sanırım bugün değil. Belki de bugündür; çünkü bilgisayarla aramdaki müthiş uzaklığı kapattım ve tüm boşlukları doldurdum.
Son zamanlarımı iyi değerlendirmedim geleceğe yönelik. Okuldan iyice soğudum, son dönemimde olmaması gerekiyordu. Dördüncü sınıf öğrencisine 8'de okula geleceksin diye baskı da yapılmaması gerekiyordu aslında. Her neyse, bir şekilde geçti bu dönem de. Büyümüş hissettirmiyor asla mezun olacak olmak(inşallah). Aksine ana rahmine dönüp buraya kadar olan her şeyi tekrar yaşama isteği uyandırıyor. Kendini bildi bileli okulda, kitaplarla, sınavlarla olan biri nasıl olur da bu boşluktan sabahtan akşama kadar çalıştığı bir işle kurtulur? İçine yavaşta bırakıldığım kuyudan sırılsıklam çıkmak istemiyorum. Bu kadar temkin, bu kadar hazırlık, istek boşa çıksın istemiyorum. Yüksek lisans kendimi bi nebze öğrenci hissedebilmem için büyük fırsat benim için. Olması için elimden geleni yapıyorum. ALES'ten beklediğimin üstünde aldığım iki notum var, onları kullanabileceğim iki senem, eğitim içinse 2-3 yılım, hatta bana kalsa koca bir ömrüm var.
Finaller... Hiç çalışasım olmadığı halde ilk sınava iyi çalıştım. Kahrolsun ki 50 üzerinden değerlendirilecek bir kağıt verdim. Telafi sistemini seviyorum fakat. Mezun olmamak için bir sebep göremiyorum, engel çıkacağını da sanmıyorum.
Okulla yedi kafayı Simay!
Dergi işi boka sardı. :( İlgilenemiyorum, ben ilgilenmeyince de herkes zaten bir adım geride duruyorken bir adım daha geriye çekiliyor. Bir yandan matbaacı borcunu istiyor, bir yandan "dergi neden gecikti?" sorularını cevaplamaya çalışıyorum. En sinir olduğumsa "kazanılan paralara nereye gidiyor?" diye ima dolu bakışlarla sorulması. Yedim sanki derginin parasını, maddi anlamda neler çektiğimi bir ben bilirim bir yakın çevrem. Kimsenin haberi yok bu dergi için nelerden fedakarlık ettiğimden! Daha fazla üzerime gelinirse basar giderim.
Basıp gitmek... Düşünceleri azaltıp, ortalığı mavi ve yeşile boyadığımız bir basıp gitme düşünüyorum. Kahrolası paragöz dünyada yeterli param olduğunda yapacağım tek şey bu. Beynimi boşaltmak. Artık beynimizi bile parayla boşaltıyoruz. Adil değil hiç! Aile arkadaş istemiyorum bile!
Ailem ve arkadaşlarım, evet. Yaşadığım yerden sıkıldım, bu problemim uzun zaman çözülmeyecek gibi de duruyor. :( Ailemle aramın iyi olduğu bir dönemdeyim, bunu bozmamam gerekir sanırım. Mezun olacak olmam, yüksek lisans peşinde koşturmam haliyle onları çok mutlu ediyor. Arkadaşlıklarımsa bir değişik bu ara. Ya hep ya hiç gibi lafları pratiğe döküyorum sanki. Fazla taviz veremiyorum. Şimdiye dek arkadaşlıklarımda çok sorun yaşadım, artık karşılıklı anlaşabildiğim, olgun insanlar olsun etrafımda istiyorum. Çok hata yaptım, hatadan uzak durmam gerektiği zamanı kestirip harekete geçebiliyorum. Bazen aşırı tepki de versem önüme o zırhı koyuyorum, zarar almıyorum asla.
Zarar görmem! Aramıza insanları koymadığımız sürece zarar vermem de görmem de biliyorum. Konuşmak çok güzel; sadece bunu biliyorum. Gülmek, eğlenmek, içmek de çok güzel ama bunu konuşabildiklerinle yapmak daha başka. Barış, konuşarak anlaşabileceğimi hatırlattı bana. Ben de hayvanlık etmiyordum canım zaten. Sorunlardan kaçıp çözüme bırakmayı yeğliyordum çoğu zaman. Hakkında konuşmazsak lekenin çamaşır suyunda temizleneceği gibi sorunun da yavaş yavaş kaybolacağını düşünüyordum. Ancak çamaşır suyunun da kendine has lekesi olduğunu unutup sapsarı yaşıyordum belki de. Kavramam uzun sürmedi, her türlüsünü denedim zaten ilişkilerde iletişimin. Çok mutluyum böyle, bir dakika içinde kafamda büyüme potansiyeli olan bir sorunu çözebiliyorum konuşarak. Harika!
İş bulmam lazım şimdi, tatmin olmam lazım maddi manevi! Lanet olsun mu bu ülkeye ve insanlara? Bence olsun! Hayallerim, benim, özlemlerim, benim, senin. Hazır çerçevelerden değil içine girmek istediğim. boşlukta durup çerçevemi sonsuza uzanacak kadar büyük tutmak!
Engin, Gülay, Nuray sizi çok özledim ya. :( Deli gibi rüzgarda bağıra çağıra kadraja girip extra bile içebilirim. Anlatılacak, paylaşacak o kadar çok şey var ki... İple çekiyorum şu sınavların sonunu. Acısını çıkaracağımız günler var, bütün bir yaz, ve bütün bir yıl ve bütün her şeyimle. :)
Oof yine insan sevesim tuttu. Seviyorum sizi, seni, ama en çok kendimi.
Hayal dünyama girenlere...
18 Haziran 2009 Perşembe
Final Molası
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 Yorum:
Yorum Gönder