Pages

1 Temmuz 2013 Pazartesi

Siz Ne Anlatıyorsunuz Bu Tepemdeki Yapışa? O_O

Can'ın arkadaşlarıyla vakit geçirdikçe dünyayı çok önemli bir yer zannediyorum. Ortalıkta formüller, projeler, hoca isimleri, bütçeler, Avrupa Birliği, hiçbir zaman anlamayacağım deneyler falan uçuşuyor. Tüm bunlar konuşulurken gözlerimi bir yere sabitleyip, hayat bu kadar acımasız değil, değil mi, değil, değil mi diye sorguluyorum. Değil değil mi değil değil mi diye sordukça aradaki virgülleri kaldırıp soruma, cevabıma birlikte gülüyorum. Kendimle ve beni hiçbir zaman memnun edemeyecek yaşantımla dalga geçiyorum.  Keşke tüm bu teknik (teknikten başka kelime bulamıyorum öf) kelimeler duyulurken benim kafamdan geçenler de bir şekilde kayda alınabilse. İşte o zaman ortamdaki konuşmalar çok daha eğlenceli bir diyaloğa dönüşebilir bence.

İnsanlar var olmalarına müthiş bir sebep ve anlam bulmuş olacaklar ki; buna hiç değinmeden, buna hiç ağlamadan, ellerindeki işi nereye taşıyabileceklerini düşünüyorlar, iş için, iş zamanı dışında böylesi bir sorumluluk hissediyorlar. Herkesin ilgi alanları farklı olabilir, herkes harika şarkılar dinlerken halıya yatıp dönmekten hoşlanmıyor olabilir. Ancak benim karşı olduğum şey, bir insanın para kazandığı işten hoşlandığını söylemesi. Bence para kazanmak için yaptığın işten samimi bir şekilde hoşlanamazsın. Bana mümkün gelmiyor, bilmiyorum; en azından bu toplumda. Yaptığın işi, üzerinde çalıştığın projeyi bu kadar sahiplenemezsin, onunla yatıp kalkarsan, gerçek bir insanla yatıp kalkma ihtimalini düşürürsün herhalde.

Can, en son kauçuktan yapılan araba lastiklerinin direncinden, bilmem neden yaptıkları silgiden falan bahsediyordu ki, dışarıya da saldım mı bilmiyorum ama içimden kocaman bir kahkaha patlattım. Üniversite yıllarına ait anılarının yüzde doksanını ödev, tez, proje, hoca, staj oluşturan insanların gerçek hayatla bir kez olsun göz kırpıştıklarına emin olamıyorum böyle muhabbetlerin ortasında. Sokayım silgine, bana sinirden kilometrelerce yürüdüğün bir günden falan bahsetsen ya biraz.

Geçen gece içim dolmuş bi' şekilde söylenmeye başladım. Hayır, bütün bu projeleri yapıyorsunuz da n'oluyor? Bana faydası ne, diye çıldırdım. Elimdeki akıllı telefonla dalga geçti sonra Can. Yine de "insanlığın" "gelişmesinden" çok rahatsız olduğumu biliyorum. Bu güne bu şekilde gelinmişse abdal gibi dolanacak halim yok; ama buna ayak uydurmak da canımı sıkıyor işte. Sifon yokken de yaşıyordu insanlar, bilgisayar yokken de, senin ürettiğin araba lastiği yokken de; bilimi hiç sevmiyorum, dedim. O da insanlığın var oluşundan beri gümbür gümbür yaşayan sanata dil uzatmaya çalıştı; "Ama bilim olmasaydı sanat da..." dedi, susup güldü sonra. Güldük, bi' koca saç silkeledim hıh, diye, yattık.

Biraz eğleniyor, dalga geçiyormuş gibi göründüğümün farkındayım; ancak anlamaya çalışmaktan çok saygı duyacağım bu konuşmaların beynimde ışıklı ve rengarenk pıtırıklar oluşturduğunu da bilmeni isterim.

0 Yorum:

Related Posts with Thumbnails