Temizlik vakti geldi. Bundan böyle bazı bazı zihnimi ve çevremi temizliyor olacağım. 25 yıldır yeterince canım sıkıldı, daha fazla olmasına müsaade edersem her zaman üzerine basa basa söylediğim gerzekliğimi ikiye üçe katlamış olurum. Kim bilir belki okuyup beğenmediğim kitapları veririm birilerine, görüşmek istemediğim insanları arayıp formaliteden ayrılık sözleri söylerim. Ne bileyim işte vedalaşmanın da gereklerini yerine getirir kendimi rahatlatırım. Üzülmeden temizlik.
En başından biliyor olsaydım nasıl yaşamam gerektiğini, bu kadar renkli olmazdı hayatım. Bu kadar çok yanlış insan tanımasaydım, bu kadar doğru düşünmeyi asla öğrenemezdim. Klasik gelebilir bu acı yaşayarak öğrenme cümleleri ama doğruluğu tartışılmaz; deneyimle sabittir.
Mutluyum ben, ama memnun değilim. Doğam gereği asla memnun olamayacağım için mutluluğa oynuyorum zaten. Oluş diye birini tanımıştım birkaç yıl önce. Onunla konuşmuştuk mutluluk ve memnuniyet üzerine. Aralarında ince bir çizgi olamayacak kadar ayrı yerlerde duruyorlar böyle; yine de aynı cümlede kullanacak kadar yakın hisler uyandırıyorlar. Kısacası mutluyum, ama memnun değilim ben.
Gerçek ve keyifli sohbet edebilen insanları özlüyorum. Beyninden geçenleri dudaklarından çıkarabilen insanları seviyorum ben. Evet bırakalım da biraz temizlensin ortalık zaman zaman. ;)
27 Nisan 2011 Çarşamba
9 Nisan 2011 Cumartesi
En Seri İlanlar Burada! Homeless Simay!
Ya arkadaşım tutuştum bu sıra diyorum, anlamıyorsun! Her gün herkese hatırlatıyorum, bana bi ev bi de arkadaş bulun diyorum. İlan numaralarını arıyorum boş çıkıyor. En kısa sürede taşınmam lazım. Ey ahali! Haydi şimdi birlik olma zamanıdır! Şu kızcık sokaklarda kalmasın, o da huzurlu olsun, kafasını sokacak bi kutusu olsun, ha bakalım!
Şimdi biraz kendimi övüp yereyim. :) Ev halimi anlatayım da şüpheye mahal kalmasın. Ben 25 yaşındayım (öf çok yaşlıyım) ve 9-6 çalışıyorum hafta içi. Cumartesi de lanet olsun ki 9-1 çalışıyorum. İş çıkışlarında arkadaşlarımla oturmayı seviyorum. Gün yeni başlıyormuş hissine kapılıyorum o zaman salak gibi. :) Bazen bu birlikte oturduğum, genelde içtiğim arkadaşlarım bende kalmaya geliyor. Çok fazla tanıdığım insan var ama çok fazla arkadaşım yok, hepsi de şeker komik insanlar. Bir de sevgilim var benden tatlı olmasın. Kendisi bir meşguliyet timsali ama varlığını hissettirir çoğu zaman. (Burada eve arkadaşlarımı ve sevgilimi getiririm mesajını vermeye çalışıyorum.) Sonra ne bileyim yemek yapmayı çok seviyorum, insan doyurmak için ayrı özen gösterdiğim zamanlar oluyor. Tabii seni seversem doyururum, yoksa çok gıcığım, iki lokma ekmeğim olsa birini arkama saklayıp "Bende de yok ki" derim. :)
Neyse... Müzik dinlemeyi seviyorum, yalnızken yüksek sesle konuşmadığımdan yüksek sesle müzik de dinlemem; ama arkadaşlarım geldiğinde müziğin duyulması için sesin açılması gerekebiliyor malumun. Bangır bangırlıktan hiç hoşlanmıyorum tabii. Evde durduğum zamanlarda ya film ya dizi izliyor olurum, televizyon hiç izlemem ama sen izliyorsan seni rahatsız etmek için özellikle gelip "ıh bu ne şimdi ıh ıh ıh" yapmak isterim. Temizlik konusunda sınır tanımam, içinden geçmekte zorlanmadığım sürece dağıtırım odamı. Çamaşır yıkamayı bulaşık yıkamaktan daha çok severim, makineye atamayacağın ipek gömleklerini falan yıkarım yani sorun değil. Her pazar temizlik günü olsun gibi bir kurala asla gelemem. Kardeşim bi pazarım var onda da kokuşamam hiç evde. Hafta içi gece yapmayı tercih ederim yani.
Eşyalarımın kullanılmasını sevmem; farkındaysan izinsiz kullanılmasını demedim. Çünkü izin istersen kesin veririm; iyisi mi hiç izin bile isteme. Eşyalarım dediğim işte kıyafetlerim, makyaj malzemelerim, takılarım, kitap ve dergilerim, telefonum, bilgisayarım, CDlerim, defterlerim, fotoğraflarım ve tabii ki kutularım.
7 yıldır İstanbul'da kendi kendime küçük kafamla bi yaşam mücadelesi veriyorum. Şimdiye dek birlikte yaşadığım herkesin mücadelesini de aynı anda verdim. Artık yaşlanmış hissediyorum ve kimsenin bana sıkıntı yaşatmasını istemiyorum etrafımda.Bu yüzden biraz ukalaca gelebilir ama benim gibi bazı şeyleri aşmış olman lazım. Bu arada aşmış olmaktan pek memnun değilim. Sadece doğru olduğunu bildiğin şeyi yapmak, duygularınla hareket etmemek pek de hoş değil; ama gerekli. :) Ayrıca verilen sözlere önem veririm, sözünü tutmadığını görürsem lök diye suratına söylerim, içime atıp bozulmaya hiç niyetim yok. Ya akıllıca yalanlar uydur ya da sözünü tut! Zira ben öyle yapacağım.
Senden beklediğim pek bir şey yok. Kira ve faturaları geciktirmeden ödeyeceğini bana söylemen yeter. Ya tabii bir de uyuşturucu bağımlısı olma, alkolik olma. Öf işte aşırı olmasın hayatında hiçbir şey. Çok arkadaşın olabilir, gelsinler gitsinler, ama eve yerleşmesinler. Biliyorsun ki o evde asıl yaşayanlar biz olacağız. ;) Evde parti falan verebilirsin. Sabahın köründe işe gidiyor olabilirim ama kendimi genç hissetmek için her fırsatı değerlendirmeye açığım. E tabii 4 gün ardarda uyuyamazsam zombiye dönüşüp beynini ısırabilirim, o da var.
Ya işte böyle ben salak, düşünen, yazan, kızan, heyecanlı ve komik anıları olan biriyim. Beni evsiz bırakma, ya beni yanına al ya da gel beraber bi kutuya girelim de. Kedin değil ama köpeğin olabilir. (ya kedilere hiçbir zaman alışamayacağım sanırım) Kız ya da erkek olmanın da benim için bir anlamı yok, cinsel yöneliminin de, beni sinir etme, eve geldiğimde bi "selam" de içinden gelerek, yeter.
Ev aradığım alan da Beyoğlu, Şişli, Beşiktaş, Levent tarafları. Şimdi harekete geç ve bana mail falan at! Ya da başkasına söyle o atsın işte. Ya hadi evsiz kalıcam haa!
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)