Pages

23 Eylül 2010 Perşembe

Kafam; Kıyma Makinesi


Bugün adamın birinin köpeğini kürek zannettim, hem de tekerlekli kürek! Üstelik üzerinde belediye üniforması falan görmeyince de ağzımı büküp "Bi insan niye küreğini taşır ki? Öf böyle de hava mı atılırmış? Baksana bi de tekerlekli, nerden bulduysa..." diye söylendim içimden. Küreğin köpek olduğunu anlamadım tüm bu saçmalıkları düşünmeyi bitirmeden. Kendimle dalga geçtim sonraki adımlarımda da. Sonra da kendimi cezalandırmak istedim. Hayvanlardan korkuyorum ya, gidip sinsice yaklaşıp köpeğin kürek olduğunu düşünüp kuyruğuna hafifçe dokunacaktım. Kürek de aslında öyle sevimliymiş ki, minik kahverengi fıldır fıldır. Seven insansan yat yuvarlan, o kadar.

Kendimi cezama hazırlarken karşıdan "Ayy ne şekeer!" diye yırtınarak bir kız geldi, doğal olarak küreğin sahibine sıcak bir bakış atıp köpeğe yumulmaya çalıştı. Tam kulaklarından tutup suratını sıkıyordu ki adam adımlarını hızlandırdı, küreği sapından çekti ve kıza bakarak "çık çık çık" yapıp uzaklaştı. Arkadaşlarına rezil olan kız da toparlamak için doğal olarak "Ay yedik sanki köpeğini bıd bıd bıd" dedi. O kadar hoşuma gitti ki adamın kızı aşağılaması. Beslediği hayvanıyla kızlara hava atan erkeklere gıcık oluyorum. Bu numaraya tav olan ağzı açık kızlara da. Dokunacaktım dedim ya, yok ben onlardan değilim. Ağzım kapalıydı ve adam anlamayacaktı bile. Hatta kürek bile anlamayacaktı. Sonuçta o bir kürek ve kuyruğu olduğunu bile bilmiyor.

Yine de vazgeçtim. Cezamı para cezasına çevirip kendime üç tane kitap parası verdim. Yeniden Peride Celal okumak güzel olacak. Daha ikinci sayfadan kendimi sokaklarda avare avare dolaşan, balık etli, entarili, kızıl uzun örgülü saçlı bir ergen gibi görmeye başladım.

Neyse, kafamı biraz dışarı çıkarıp karbondioksitle doldurmayı seviyorum herhalde böyle. Körlüğüm beni eğlendirmeye yetiyor.

0 Yorum:

Related Posts with Thumbnails