Her yıl bir defa Ólafur'u canlı dinlemeliyiz gerçekten. Yeniden ayağa kaldırdı bu konser haberi. Hâlâ ölmemiş olan ve beni bedenimden ayırabilen tek varlık bu adam sanırım.
Üstelik Salon, sadece Ólafur için düzenlenmiş kadar uygun ve başarılı bir mekân.
Dileklerimiz kabul oluyordu...
23 Haziran 2012 Cumartesi
Ólafur Arnalds Biraz Daha: 19-20 Ekim
14 Haziran 2012 Perşembe
Unutursun Diye
Bazen konuşacak konu kalmamasından çok korkuyorum.
- What do you read, my lord?
- Words, words, words.
4 Haziran 2012 Pazartesi
Kadın Benim, Kadın Sensin
Siyaset konuşmayı, yazmayı seven biri değilim. Yine de son zamanlarda konuşulan konuya biraz feminist gibi yaklaştığımı söyleyebilirim. Kadının, bedenine yapılan saldırı kadar büyük ve derin olduğunu düşünüyorum. Ursula K. Le Guin'in Tehanu'sunu okurken şu kısım dikkatimi çekti, konuyla ilgili olarak paylaşmak istedim sadece.
"Adamların nesi var?" diye sordu Tenar ihtiyatla.
En az onun kadar ihtiyatlı, sesini alçaltarak cevapladı Yosun, "Bilemiyorum şekerim. Bu konuda çok düşündüm. Sık sık düşündüm bu konuda. Söyleyebileceğim en uygun şey şu: Adamlar derilerinin içindedirler, anladın mı, yani aynı kabuğun içindeki ceviz gibi." Uzun, kıvrık, ıslak parmaklarını bir ceviz tutuyormuş gibi kaldırdı. "Katı ve serttir kabuk ve içi doludur. Muhteşem adam etiyle, adamkişiliğiyle doludur. Hepsi de bu. Bütün mesele bu. Her şeyi odur, başka da bir şeysi yoktur, bir içi."
Tenar bir süre düşündükten sonra sonunda sordu, "Fakat eğer bir büyücüyse..."
"O zaman sırf güçtür, içi. Kendisi güçtür, anlıyor musun? O da böyle. Hepsi bu. Gücü gidince o da gider. Boşalır." Görünmeyen cevizi kırdı ve kabuklarını fırlattı attı. "Bir hiç."
"Ya kadınlar, o halde?"
"Şey şekerim, kadın tamamiyle değişik bir şeydir. Bir kadının nerede başlayıp, nerede bittiğini kim bilebilir ki? Dinle hanım, benim köklerim var, bu adadan daha derin köklerim var. Denizden daha derin, karaların yükselişinden daha eski. Ben karanlığa uzanırım." Yosun'un gözleri kırmızı çerçeveleri içinde garip bir parlaklıkla parladı, sesi bir müzik aleti gibi şakıdı. "Ben karanlığa uzanırım! Ay yokken ben vardım. Kimse bilmiyor, kimse bilmiyor, kimse benim ne olduğumu söyleyemez; bir kadının, ağaçların köklerinden daha derin olan, adaların köklerinden daha derin olan, aydan daha eski olan, güce sahip bir kadının, bir kadın gücünün, ne olduğunu söyleyemez. Kim karanlık hakkında sorular sormaya cesaret eder? Kim karanlığa ismini sorar?"
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)