Pages

11 Ocak 2011 Salı

Sabah Sabah


Sabahlar bu şarkıyla uyandığımız sabahlar gibi güzel değil artık. Yarım metrekarelik masalara muhteşem kahvaltı sofraları kurulmuyor. Uykumu da tam alamıyorum zaten; uyanınca "kendime şöyle güzel bi krep yapayım, hadi yine iyiyim" de demiyorum doğal olarak. Keyif insanıydım ben ya; hepsi geçiyor, keyifler akşamlara saklanıyor. Sabahlar hep yarı uyur yarı uyanık işte.

Bu sabah metrobüsteydim ve bu şarkıyı açtım; kendimi neşelendirmeye çalıştım ama olmadı. Eski neşesi kalmamış Paolo'nun da. Daha bir hüzünlü mü söylüyor ne, araya nağmeler falan sokuyor, bi' fena ediyor insanı. Yok o huzurlu-huzursuz sabahların tadı huzur umrumda değilken.

Her sabah 8:20'de çığlık çığlığa bağırmak istiyorum şimdi; "Bi' şey yemiyorsanız da şu dişlerinizi bi fırçalayın ya!" 9:05 gibi gülme krizi geliyor. Cevahir'in arkasında Psikolojik Hijyen Merkezi var, onun tabelasını ne zaman görsem gülmeye başlıyorum. Bu yüzden oradaki otopark görevlileri de ben öyle yaşıyorum sanıyorlar büyük ihtimalle. Ama böyle merkez de olmaz yani, yavaş temizle bakalım, sen kimsin?

Böyle işte, sabahlar şimdi bu kadarcık, coşkusuz, doyumsuz ve eğlencesiz. İyili-kötülü sinir bozukluklarıyla geçiyor işte. Beni kendime getirense işler yoğunlaşmadan önceki anlarımda harıl harıl yazmam her sabah. Bir de yazmaya ara vermiştim, hangi akla hizmettir? Tam bir gerizekalıyım! Eğer yazmasaydım bu kadar iyi hissetmezdim, suçlu, ezik büzük bi' şey olup çıkardım. Bükülerek böceğe dönüşüp yapış yapış ölürdüm. Şimdi maşallahım var. Şikayetçi değilim. Bir de şarkılar sönmeseydi, çok daha güzel olurdum. Olsun. :)

0 Yorum:

Related Posts with Thumbnails