Pages

24 Aralık 2010 Cuma

Sonunda Ólafur Arnalds


Benden genç insanların ilgilendiğim alanlardaki başarılarına çoğu zaman katlanamam. "Neden ben değil de o?" diye sorarım. Ólafur Arnalds da onlardan biri aslında. Dinlediğim her şarkıda "Allah kahretsin, muhteşemsin ya!" diye söyleniyorum. Müzisyen olsam yapmayı seveceğim bir tarzda tam da benim yapacağım parçalar yapıyor. Ama yetenek olmayınca, ya da hala kendimde o yeteneği keşfedemeyince malum onu dinlemekten başka çare kalmıyor.

Lastfm sayesinde keşfettim kendisini ve o gün bugündür beni kendimi jiletleyecek kadar mest etmeye devam ediyor. :) Feysbuk'ta online iken yakalayıp o zamanlar yazı yazdığım internet sitesi için röportaj istemiştim. Soğuk ülkenin sıcak kanlı adamı ya, hemen olur demişti. Gerçi sonra Çin turnesine çıktığında "kusura bakma kendime bile zamanım kalmadı, ben de şaşkınım" diye reddetti ama olsun. Candır 
Ólafur, röportaj falan hikaye; tek istediğim canlı canlı onu ve grubunu dinlemek.

Bu adam beni kayıtlarıyla bile boyutların dışına çıkarıyor, canlı halini tahmin edemiyorum. Çok güzel olacak, onlar çalacak ve oradaki herkes herkesin varlığını unutup yalnız onun için çaldıklarını sanacak. Herkes kendini işte bu kadar özel hissedecek.Sonra konser bitecek, herkes nerede olduğunu bir anda anlayacak ve ağızlar açık şekilde bir süre bilinçler yerine gelmeyecek. Yerine geldiğindeyse "Ama yetmedi ki!", "Bundan böyle sen nereye ben oraya Ólafur!" gibi sözler söylenecek.

Boşa bağrınmadım ben "Getirin bu adamı buraya" diye bütün organizatörlere. Oh olsun! Daha çok var aslında ama 10 ve 11 Şubat'ta İKSV Salon'da, Ólafur ve ben, Ólafur ve sen, Ólafur ve o...

0 Yorum:

Related Posts with Thumbnails