Zeki Demirkubuz Yeraltından Notlar'ı senaryolaştırmış ve başrolünde Engin Günaydın'ın oynayacağı bir film çekecekmiş. O film olmaz, benden söylemesi. Küçükten büyüğe gidecek olursak...
Engin Günaydın bence çok yetenekli bir oyuncu, başarılı da. Ama Yeraltından Notlar'ı okuyan hiç kimse bana o suratın kitaptaki adamın düşünce ve hislerini bize verebileceğini söyleyemez. Yanlış kişi seçilmiş eğer söylenen doğruysa. Yani Engin Günaydın'dan Yeraltı Adam olmaz. Zaten herhangi bir oyuncunun bu karakteri canlandırabileceğini de sanmıyorum. O kocaman 20 yılı o küçücük yeraltında geçirmesi lazım insanın. Ben o adamlardan birkaçını gördüm. Onlar da ya rol kesemeyecek kadar sarhoşlar şimdi, ya da kamera karşısına geçemeyecek kadar yerin dibinde... O yüzden Engin Günaydın ya da başka bir oyuncuyla bu iş olmaz.
Zeki Demirkubuz'a gelince. Bana Türk filmi izleten bir adam. Gerçekten çok beğeniyorum filmlerini. Oturup bir tane filmini izleseniz bile daha sonrasında bilmeden izlediğinizde onun çektiğini anlıyorsunuz filmi. Adam sahnelere görünmez imzasını atıyor bir nevi. Ama Yeraltından Notlar'a gelince işler değişiyor. Kitabın senaryolaştırılması bitmiş sanırım. İnsan bu kitabın eleştirisini bile kafasına çorap geçirerek yapabilmeliyken Dostoyevski'nin kelimelerini alıp nasıl yeniden yazar? Hayır ben de seviyorum metinlerarası denen olayı. Ama metin var metin var. Sonra çıkıp sette neler söyleyecek Engin Günaydın'a, neye göre rol yapmasını isteyecek? Hem nerede çekecek filmi? Of kafam çok karışıyor düşündükçe sinirleniyorum yeni yeni sorular soruyorum Zeki Bey'e. O da o sakin ifadesiyle bakıp kısık bi sesle bana "Telaşa gerek yok, güzel olacak." diyor. Demesin hiç, gerek yok.
Ve gelelim romana. Dostoyevski benim en sevdiğim yazarlardan biri değildir, en sevdiğimdir. Çok kitabını okudum ama Yeraltından Notlar bir kitap değil benim için. Ya da kitapsa da kutsal kitap gibi bir şey işte. :) Yeralıtı Adam'da benden çok şey buluyorum. Herkes okuyup izlediğini kendiyle bağdaştırır biliyorum, ben de hep yapıyorum ama bu adam benim için başka. Sanki yıllar yıllar önce doğacağımı bilen Dosto'cuğum beni yazmış, bunu söylediğimde ergen izlenimi verip dalga konusu olabilirim ama hislerim bunlar. Özel diyorum işte, özel anlasana! O adamdan çok gördüm, o adamı çok yaşadım, o adamın hayatında, yaşadığı sokaklarda çok dolaştım. Şimdi gelmiş bu derece özel bir yapıtın aynı anda yüzlerce insan tarafından salonlarda izlenebileceğini söylüyorsun bana. Olmaz o iş! Becerilecek bir şey değil bu, bazı şeylerden uzak durmak lazım, mükemmellikleri tehlikeli olabilir çünkü.
Kulaklara gözlere abartı gelebilir bu düşüncelerim, "rahat ol, bi şey yok" diyebilirsiniz; ama hayır! Köşelere sinip yıllarca gizli gizli okuyacağım kitabımın sayfalarını paramparça ettirmem. Madem bu kadar önemsemiyorsunuz ne kadar müthiş olduğunu, bir defa okuyun da kitaplığa kaldırın şunu ya. Bari bunu malzeme etmeyin. Bırakın rahat uyusun eh.
Ay çok sinirlenmişim :/
0 Yorum:
Yorum Gönder