Televizyonda kayıp çocuklarının fotoğraflarıyla ağlaşan kadınlar gibiydim. Elimde bir karton, üzerinde "Kelimelerim, beynim?" yazıyordu. Şimdi de kavuşma anlarındaki o coşku var içimde. Deli Arşimet gibi "Buldum buldum!" diye koşuşuyorum. Beynimin yeniden çalışmasını çocuğuna kavuşan anneler gibi gözü yaşlı karşılıyorum. Üşüyorum, hastayım, işe de gidemedim ama seviniyorum, çok seviniyorum. Üstünkörü sürdürdüğüm hayata veda ediyorum, prangaları atıyorum ve koşuyorum. Artık yürümeyi daha da seviyorum. Artık yazmayı daha da özlüyorum. Keşke demiyorum ama. İyi ki diyorum, iyi ki uzak tutulmuşum, iyi ki girmişim o hapse, iyi ki özlemişim kendimi, iyi ki hücremde kağıt kalem yokmuş. Şimdi evimde, sokaklarda elimde kağıt (ki hala önemli değil etiketmiş, gazeteymiş, blok notmuş) en azından yazacaklarımı yazıyorum. Elimden alınan sarı tükenmez kalem aslında altınmış, bunu görüyorum. Kafamdan şırıngayla çekilen düşünceler aslında beni dahi bile yapabilirmiş, bunu görüyorum. İnanmayabilirsin, basit ya da klasik gelebilir ama doğrudur ki her şey çok güzel olacak. Ben bir katilim, ama katlettiğim şeye bakılırsa ben haklı bir katilim. Cezamı çektim, çıkıyorum şimdi. Tomar tomar kağıtları dizdim önüme seni, beni bekliyorum.
22 Kasım 2010 Pazartesi
Gel Yazışalım Artık
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 Yorum:
Yorum Gönder