Kitaplarımı alıp kaçma isteği yerini defterler toplayıp kaçma isteğine bıraktı artık. Bu kaçma fikrinden hiç kurtulamıyorum. Her zaman dediğim gibi bilinçli bir gerzeğim ben. Neyden neye kaçmak istediğimi çok iyi biliyorum. İnsanlığımın çok farkındayım yani. İnsan olmasam sahip olamayacağım beynim bazen bir insanı yönettiği için isyan ediyor hem haklı olarak hem de çıktığı yere bakmadan. Bakın bi kere!
Bu aralar fazla yazmamamın sebebi çok fazla yazmam aslında. Ancak öyle robotlaştım ki kafam sadece belli komutları algılıyor. Düşünüyorum ama hala. Hala bool bol rüya görüyorum ve hala bazen gizli gizli hikayeler yazıyorum. İşte buraya sıra gelmiyor bu yüzden.
Esasında şu alttaki kötü içerik ortadan kalksın diye biraz yazmak istiyorum. Bazen çok çirkin şeylerin hayatınızda yer kaplaması gerektiğini düşünürsünüz ama o çirkinliği göstermek istemezsiniz. O yazı ve o hisler de öyle benim için. Sinirimi asla unutmamalıyım, asla kimseden de saklamamalıyım, ama hatıralarda son kalan kesinlikle sinirli Simay olmamalı. Hele ki rahatlıktan öleceği bu zamanlarda hiç. :)
Etrafımda çok fazla salak insan var. Günden güne artıyor da. Beni sinirlendirecek belki yüzlerce şey oluyor gün içinde. Belki başkalarının gerginlikleri beni de içine çekiyor zaman zaman. Ama sonuç olarak renkliyim yine. Renklerimi geri kazandım diyemem. Çünkü o renkleri üzerime ilk yapıştırdığımda çok küçüktüm. Bunlar başka renkler. O kadar şakır şakır parlamıyor olabilirim ama grilik kalktı üzerimden. Çabuk unutuyorum, üzerinde durmuyorum sinirimin, beni üzecek kimseyi tutmuyorum yakınımda. En önemlisi napıyorum biliyor musun? Arkadaşlarıma zaman ayırıyorum. Bu beni hem genç tutuyor hem de zihnimi boşaltabiliyorum. Konuşmadan öylece dursak da anlaşabiliyorum arkadaşlarımla.
Bir saat kadar önce yepyeni bir aydınlanma yaşadım. Kendimi ve aslında bildiğim şeyleri yeniden keşfetmek çok hoşuma gidiyor. Kayarak yaşıyorum o anları. Çok sinirlensem dahi suratıma o aydınlanmanın verdiği aptal sırıtış yapışıveriyor. Kendini akıllı sanmayı kim sevmez ki? ama demiştim, ben bir gerzeğim.
Gerzek olduğum için gittim Engin'le barıştım mesela. Dedim ya çabuk unutuyorum. Bana ihtiyacı var, benim de ona ihtiyaacım var. İhtiyaç yüzünden barışmadım ama bazı yükleri bazı insanlarla değiş-tokuş etmek faydalı. Başkalarının senden bağımsız sorunlarıyla başa çıkmak her zaman daha kolaydır. Ya da başkalarının mutluluklarını abartmadan sindirebilirsin içine. Tabii fesat ya da kıskanç değilsen. Omuzlarında başkalarının sorumluluklarıyla daha rahat koşarsın. Düşürmekten korkmazsın, çünkü insansan bencilsindir. Gözün hep sorumluluklarını yüklediğin insanın omuzlarında kalır ve sorunlarına ya da sevinçlerine uzaktan bakmak her zaman daha faydalıdır. Ne mutsuzluğunu abartıp kendini karartmak zorunda kalırsın ne de mutluluğunu abartıp yalanı yaşarsın.
Çok zayıfız, alabildiğine de salağız. Hepimiz böyleyiz ama korkma, alınma. Yorulduğunda, dinlenmek için yol kenarına çöktüğünde anlayacaksın bunu. Cebindeki binlerce lira, evinde dizi dizi sakladığın kitaplar, filmler, albümler o yolda tamamen değersizleşiyor. Bazısına yük bile oluyor ya neyse. Dinlenmek için durduğunda aklında sadece kendi yaşadıkların kalıyor. Okuyup izlediklerin, düşünüp dinlediklerin hiçbir zaman sınavı yapılmayacak dersler gibi yanına kar kalıyor, ama çıkarıp birini bozduramıyorsun yorgunluğunu gidermek için. Tek yapman gereken dinlenmek oluyor o zaman.
Şimdi dinleniyorum ben. Erken mi? Yuh ya! Ölüm yılıma geldim demiştim ya. :) Sorun aramadığım bir ilişki, kapısından çıkarken stresini lavabosuna kustuğum bir iş, sağlam ve eğlenceli arkadaşlar, hayaller, rüyalar ve yazılarla doluyum. (Çoğu kafamda, çaktırma!) :) Dalga geçebilirsin ama şimdi yemek değil sindirmek zamanı. Bir sürü kahkahayı bir sürü çürükle harmanlamak ve sindirmek zamanı. yolun kenarında oturup yanımda getirdiğim defterlere dökülme zamanı. Seni sevmiyorum artık word; hiç yardımcı olmuyorsun.
Yakında görüşmek dilekleri benden sana gelsin. Muah
30 Mart 2011 Çarşamba
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)