Pages

23 Temmuz 2012 Pazartesi

Sen Ne Güzel Pastasın



Bu yıl yaşlanma kompleksinin yerine mutlu yaşlanma geçti biraz. Dün gece tüm sevdiklerimin benim için yanımda toplandığını gördükten sonra kafamı yatağa koyunca tüm vücudumu dolduranın sadece heyecan olduğunu anladım. Ölüm korkusu, yaşam sıkıntısı, işler, paralar, trafikler, ter kokan insanlar... Hepsi silinip yerini yine de geçici olduğunu bildiğim bir mutluluğa bıraktı. Kalbim ağzıma yakın bi' yerlerdeydi uykuya daldığımda.

Onu diyorum. Sekiz yıl önce İstanbul'a geldiğimde kendime çok eğleneceğimi söylüyordum. Etrafımda onlarca insan vardı. İçim daralmazdı, dönüp duran rengarenk bir silindirin içinde kendimi kaybederdim. Şimdi içim daralıp duruyor, eğlencem yalnızlığımdan öteye gidemiyor ve etrafımda parmaklarımın sayısını geçmeyecek kadar insan var; ama gözlerimi kısıp hepsine tek tek baktığımda onlarca yıldan sonra bile hepsinin yine aynı masada belki bacak ağrılarından, belki ölüp giden dostlarımızdan bahsedeceğini, kırış kırış göz kenarlarıyla da suratıma gülümseyeceklerini biliyorum. Unutuyorum, gidiyor.

Beni çepeçevre saran onca insanı gördükçe, Can'ın derimin altına yerleşen o saf varlığını hissettikçe kendimi cidden bir şey zannediyorum; ve bu herkese iyi geleceği gibi bana da çok iyi geliyor. İçten sarılan, içten gülümseyen insanları tutmak, bırakmamak hiç zor değil. Umarım bunu koruyacak kadar akıllı ve samimi olmaya devam ederim.

Ne zamandır uzağında kaldığım aileme duyduğum özlem ise bambaşka. Özellikle yirmilere geçiş yaptığımdan beri her doğum günümde ağlıyor; bebekliğime geri dönüp annemin, babamın kucağını arıyorum. Bildiğim her şeyi yüzlerce insandan, binlerce hikayeden öğrendim evet; ama bana öğrenmeyi öğreten annem ve babamın zihnimin asıl mimarları olduklarını her zaman hatırladım.

Annem'in doğduğum saatte bana attığı şu mesaj, tüm o yoğunluğu anlatmaya yeter herhal.

"tam bu saatlerde doğumdaydınm nasıl bişey olucaktın kızmı yoksa erkekmi acı ve merak içinde seni bekliyordum sonunda minicik maviş bi kız geldi daha dün gibi bu günde o anı yaşıyorum iyiki doğdun canım hep mutlu ol seni çok seviyorum .uyandırmak istemedim sonra arıycam.oysa arayıp aynı saatlerde sesini duymak isterdim 26 yıl önceki ıngaa sesi gibi"

İyi ki de doğmuşum, oh.

10 Temmuz 2012 Salı

Bi' Şey Yaptık


Bize yapılanların ve yapılmayanların, etrafımızla alıp veremediğimiz onca şeyin acısını biraz çıkarmak istiyoruz. Bunu zaten hepimiz istiyoruz da bazen bir adım öteye gidebiliyoruz.

Sekizinci Kıta bizim yeni adımımız. Artefact'in kokusunu, heyecanını tabii ki unutmadım; ama Sekizinci Kıta'da internetin sağladığı bir hemen-geri-dönüş avantajı var. Sitenin tasarımını bugün kendi ellerimle berbat etmiş olsam da yakında her şey yerli yerine oturacak. Şimdilik boyutuna değil işlevine bakmaya davet ediyorum seni de.

Ben blog yazmaya elbet devam edeceğim. Sekizinci Kıta'da daha çok üzerinde çabaladığım öyküler olacak. Bir sürü güzel insanın elinden şiirler olacak, röportajlar olacak, denemeler olacak, çığlıklar olacak, kavgalar olacak... Neler neler...

Blogspot'un sıcak, sevimli yüzünü özletiyor tabii Wordpress kullanmak. Yine de elli hafta çalışıp bir hafta tatil yapabildiğimiz iki boyutlu dünyamıza üçüncü bir boyut, gezip görebileceğin yedi kıtaya bir sekizincisini eklemiş olduğumuz için beni çok mutlu ediyor.

Lütfen sen de takip et

Muah :*

Related Posts with Thumbnails