Pages

8 Mayıs 2012 Salı

Kuru Boya Kemal

Sürekli yakın ya da uzak geleceğe rezervasyon yaptırıyoruz, birilerinden randevu alıyoruz. Acaba neyimize güveniyoruz? O ajandaları neden tutuyoruz? Gerçekten o anları yaşayabileceğimizi düşündüğümüz için mi; yoksa bitirebildiğimiz bir yılın ardından bakıp "ah şunları yapmışım" diyebilmek için mi?

Tüm gece uyutmayan bir düşünce... Bir adam var, az önce hafta sonu için otel rezervasyonu yaptırdı, şimdi öldü. Evet tam da şimdi.


Yorum yapamadan, sorguladığında çıldıracağını düşündüğünden hiç irdeleyemeden geçiştirmeye çalıştığın bir durum, bir durumlar silsilesi. Hiç sinirli değilim buna, ancak ağzımı kapatamıyorum.

1 Yorum:

kendi_halinde dedi ki...

Hayatı yaşanılır kılan şey öldüğümüz ana kadar etrafımızda gördüklerimizdir bana göre. Yaşlı insanları görür kendimizin de onlar gibi yaşlanacağımızı düşünür ve daha çooook zamanımız olduğuna emin olarak gelecek üzerine planlar yaparız. Bir de "insan ömrü ortalama 70 yıldır" zırvası var tabi. Emmimin 2 oğlundan biri yıllar önce 16 yaşında diğeri de 2005 te 35 yaşında iken öldüler...ikisinin toplam yaşamışlığı bile 70 yıl etmiyor. Tüm bunlara rağmen bana göre mesele ne zaman öleceğin ya da bu dünyada ne kadar kalacağın değil, ömrünü nasıl yaşadığın ve hayata nasıl baktığın..Geçen yıl hastahanede yatarken yanında refakatini yaptığım büyükbabam ( babamın babası) '' ben 110 yaşımdayım sen de 40 oldun hala bekarsın ah ben senin yaşında olmalıydım kiii! '' dedi bana gecenin 3'ünde...Durup durup hala aynı şeyi söylüyor, oldum olası hayran olduğum ve bildim bileli gözünden hiç kaybolmayan o yaşama hevesi ile. Ukalalık etmek istemem ama bu hayatı bir kere yaşayacağımıza ve muhakkak öleceğimize göre ölümden çok yaşamı takmalıyız kafamıza bence. Onu da olabildiğince güzelleştirerek yaşayarak, azrail pançesini yüreğimize geçirdiğinde "hadi bakalım bir de sizin o taraftaki martılara simit atalım, geceleyin biraz da sizin o tarafın kimsesiz sokaklarında çöpleri didikleyen kedilerin peşinden koşalım, o taraftaki pencerelerin pervazlarına konan kuşlara ekmek ufalayalım, bir de sizin o tarafın yazarlarını okuyalım sizin o tarafın boğaz kenarında sırf boğaz hatırına küççücük bir bardak çaya bilmem kaç milyon toslayalım..(istanbulun acemisiydik çok acıttılar :)) diyebilecek kadar mutlu yaşayarak tüketmeliyiz bu hayatı bence...

Related Posts with Thumbnails