Pages

1 Ekim 2010 Cuma

Koltuk Altı Meyve Tabağı

Kulvar tartışmalarına girmeyeceğim. Ben gerekli olduğunu bile düşünmüyordum. "Aman bu sevgilim, bu en sevdiğim arkadaşım, bu ailem, bu uzaktan akrabam, bu dostum, bu tanıdığım" falan filan. Aslında bu kulvarlara yerleştirme durumu insana avantaj sağlayabiliyormuş. Bir kere arkadaşlar arasındaki kıskançlığı yok edebiliyor. "Onu benden daha çok seviyorsun" diyen bir arkadaşınıza; "Ama o benim yakın arkadaşım. Oysa sen en sevdiğim arkadaşımsın." diyebiliyorsunuz. Hatta işi abartıp cinsiyet, yaş, yaşadığı şehir, ekonomik durum gibi kıstasları ele alıp bir güzel arkadaşınızı kandırabiliyorsunuz bile. Böylece kimse kırılmıyor, herkes kendini özel hissediyor.

Ancak bu kadar kolay ve yararlı bir işlemde bile hata yapabiliyor insanlar. Ben hiç mi yapmadım? Tabii ki yapmışımdır, sonuçta çok uzun zaman olmadı, yeni bir kulvar kullanıcısıyım. Ama yuh denecek bir hata da yapmadım. Hadi sevgilisini arkadaşıyla aynı kulvara koyup birbirlerini yolmalarını bekleyenleri de gördük diyelim. Aralarında seçim yapmak zorunluluğunu hissedenler falan filan. Tamam bu kadar saf olunabilir. İnsan sempati duyuyor yine böylesine. Ama bir insanla bir nesneyi de aynı kulvara koyup yarıştıramazsın be kardeşim! İşte buna YUH derler!

Birini bir şeye tercih edemeyeceğin gibi bir şeyi de birine tercih edemezsin. "Onun gibi dostum olacağına bin tane düşmanım olsun" dersin. Ama arabam olsun karım olmasın diyemezsin. Araba istemek çok farklıdır, çok maddidir. Kadın istemekse duygusaldır. İkisinin de egoyla alakaları %100'dür ama egoyu bir kedi gibi görürsek biri kedinin başını okşar diğeri kuyruğunu, ve kedi bunların ikisinden çok farklı şekilde etkilenir. Yani egomuzu da iki boyutlu görmeyelim artık.

Neyse, ben sevgiliye tercih edilmiş bir arkadaş olarak az zararla yoluma devam edebilirim ama ya o araba beni o yolda ezer geçer ya da ben onu koca bir vinçle bekler yerle bir ederim. Bunu da söylemeliyim.

Daha adil yarışlar lütfen, daha adil yarışlar!

0 Yorum:

Related Posts with Thumbnails