Pages

20 Temmuz 2010 Salı

Doğum, Başlangıcıysa Ölümün




Çok küçüktüm 25 yaşımda öleceğimi ilk söylediğimde. Dalga geçerlerdi, gülerlerdi, ben de gülerdim bazen; içten içe bilirdim ama. İki gün sonra 25 yaşıma gireceğim ve bunun sıkıntısıyla baş başayım. Baş başayım evet. Yalnızım bu fikirde. Kuruntu, saçmalık gelse de bu fikir kafamda yaklaşık 20 senedir var ve buna hazırladım ben kendimi.

En son; "Sanırım saçmalıyorum, ölmem herhalde." demeye başladım ama durum onu göstermiyor bugün. Bugün ölümün sıcak bölgesindeyim ve tek istediğim sevdiğim herkesi bir arada görmek. Özlediklerime sarılabilmek. Yanımdakileri içime alabilmek. O yüzden hayatımda ilk kez doğum günüm için plan yapıyorum. Doğum günüm, ölüm yılım? Her neyse. Kim neye inanırsa inansın, ben öleceğime inanıyorum da demiyorum. Sadece sıcak.

Küçücük bir çocuğun durup dururken böyle fikirlerle kendini doldurması saçma olan. Ya da tamamen mantıklı ruhani dünyada.

Varlığımızın sonu kanla gelecek, kanı görecek ve üzüleceğiz hep beraber. Üzülmeyenler yaşadıkları süre boyunca rüyalarında kanda boğulacaklar, ölmeden bir gece önce rüyalarında kanın kaynağının benim boğazım olduğunu görecek ve üzülmeleri gerektiğini anlayacaklar.

Bu bir kurgu değil. Ben yıllarca rüyamda dedemi gördüm elinde siyah bir poşette kemik taşırken. Sonucunu paylaşmama gerek yok, görünen köy kılavuz istemiyor.

Hala 24 yaşımdayken ve hala yazabiliyorken yazmak istedim. Yarın sabaha 24 yaşımın son gününü hastanede geçirmek için uyanacağım. Ertesi günse beni yıllardır sımsıkı saran bu fikirle gerçekten yüz yüze yaşayacağım bir yıla gireceğim. Ya o benden vaz geçecek, ya da ben ondan. Ya ölüp ermiş diye anılacağım ya da yaşayıp üzülmeye, huzursuz olmaya ya da gülmeye devam edeceğim.

İki tarafın da haklı ya da haksız olduğu hiçbir durum yoktur ama, bir taraf mutlaka yanılıyordur bir yerde.

İyi ki doğdum diyebilirim, sen de diyebilirsin, "iyi ki"yi iki defa kullanarak ama. İyi ki doğdun Simay, iyi ki.

0 Yorum:

Related Posts with Thumbnails