Pages

5 Nisan 2010 Pazartesi

Chivas Regal


Tatil videolarımızı izledim. Ne kadar salakmışım, gerçekten baş belasıymışım, gıcıkmışım, katlanılası değilmişim. Ama ne çok eğlenmişiz, ne çok heyecan, ne çok hareket; ne çok güzelmiş, ne çok yollar geçmişiz ne çok insanlarla... Tüm detaylar beynimde saklı.

İzlerken bana sorulan sorulara bir de şimdi cevap veriyorum da ne çok değişmişim bir de. Tüm mutluluğuma rağmen ne kadar kötümser ve küfürbazmışım. Ya da tüm kötümserliğime ve küfürbazlığıma rağmen ne kadar mutluymuşum. Haksızlık! O kadar gıcık bir insan o kadar mutlu olmayı hak etmiyor. Kendine bakabilmeli insan, bakamıyormuşum, kör olmuşum her nasılsa. Şimdi bakıyorum, kaybettiklerim kazandıklarımdan az değil, ama az olacak biliyorum. Yine de üzgünüm.

Çok üzüldüm bir diyaloğa:
- Burda da sinirli bir insan görüyoruz. Niye sinirlisin böyle?
+ Dönüp kendine bir baksana. Dengesizsin. Beş dakika şöylesin beş dakika böyle. İnsan kendine dışarıdan bakmalı biraz.
- ...

Aynı diyalog şimdi gerçekleşse ve ben yine o kadar gıcık ve dengesiz olsam:
- Burda da sinirli bir insan görüyoruz. Niye sinirlisin böyle?
+ Dönüp kendine bir baksana. Dengesizsin. Beş dakika şöylesin beş dakika böyle. İnsan kendine dışarıdan bakmalı biraz.
- Doğru söylüyorsun, özür dilerim. Ama şöyle şöyle düşündüm şöyle şöyle olunca. Gel öpeyim barışalım. Güül.

Hatalar, hem de en güzel olması gereken zamanlarda. İstanbul'a dönebildiğimiz için mutluyum, ama İstanbul'a döndüğümüz için mutsuzum. Geldik yine bu lanet yere.

0 Yorum:

Related Posts with Thumbnails