Pages

2 Ocak 2010 Cumartesi

Rahat Batmakta


Artık kaç yaşına geldim, hayatımın yüzde 99'unu öğrenci olarak geçirdim ve evet şimdi okulu bırakıyorum. Bu kararı vermek öyle kolay değil tabii ki. Bu benim alıştığım hayattı zaten. Öğrenci olmadığım zamanım yoktu hiç. Şimdi ne yaparım? Çalışır mıyım, çekip gider miyim? Etrafıma bakar mıyım? Aynı Simay olur muyum? Hiç bilmiyorum, hiç...

Sırf istediğimi veremiyor diye aslında birçok insanın büyük şans olarak gördüğü okulu bırakmak ne kadar mantıklı? Sanırım biraz duygusal yaklaşıyorum ben. İçim ısınmadı, beni tatmin etmiyor, ezbere, devama dayalı ne bileyim yahu işte eskisinin yerini tutmuyor; onu bırak kendimi öğrenci hissetmiyorum. Sayesinde iş de bulamıyorum. Çalışmak da istiyorum sanki baksana. Yok, ama edebiyatın tatmininden sonra benim istediğim satış yapmak değil. Yapamam, bana göre değilmiş diyerek de bir sürü emek bir kenara itilir mi? Lisans mezunu olmak var yüksek lisans mezunu olmak var bir yandan da. Elimde bulunması çok işime yarar o diplomanın biliyorum. Ama bu kadar isteksizken şimdi ödevleri bile yapamıyorum, ki tez yazmak hak getire. :/

Herkes bırakma dayan diyor, ailem kararı bana bırakıyor, hatta üstüne üstlük bu sene yine kendi bölümüme başvurmamı istiyor, ben onlara yük olmaktan sıkıldım, çalışmak istemiyorum, param olması benim için hiç önem taşımıyor, sadece alık alık yürümek istiyorum soğukta sıcakta. Düz bir zeminde sadece ilerlemek. Yükselme amacı gibi değil sadece hareket olsun.

Aslında insanlar başlarda böyle boş ve huzurlu hayatlar isterler, zamanla kafada bazı şeyler belirlenir, gözler yükseğe çıkmaya başlar, hırs gelir, istekler artar, düşkünlükler artar ve bir bakarsın bir zamanların berduşu şimdilerde bir binanın 36. katındaki ofiste o ay da lüks yaşamına devam edebilsin diye akşama kadar çalışıyordur. Bende gelişim tam tersine oldu. Yıllardır kendimden o kadar emindim ki çok lüks bir hayatım olacak, mükemmel rahat ve getirisi çok bir işim olacak, çevremdeki insanlar belli bir sosyal statüye sahip olacak, her zaman beğenilen, örnek alınan birisi olacağım diye düşünürdüm. Mezun olduktan sonra özellikle her şey değişti. Yavaş yavaş da değil, aniden. Şu anda çalışmak istiyorsam bunun tek sebebi cebime biraz para koyup alıp başımı gitmek istememdir.


Orta boy bir sırt çantası, çadır, iki don, bir kazak, biraz su ve kraker. Canım da başka şey çekiyorsa şerefsizim! Yalnız ya da değil, alabildiğine gitmek, yürümek istiyorum. Gerekirse bayılayım yorulduğum yerde. Ağlamayı, üzülmeyi, endişelenmeyi, kuruntulu olmayı tamamen geride bırakıp, arkamdakilere hiç bakmadan her yerde izimi bırakayım. Oturup yazayım her anımı. Bir sürü şehirden anneme babama mektup atayım. Milyonlarca fotoğraf çekeyim, geride kalanlara ulaştırabileceğim. O nefesi o anda almak istediğim yerde alayım, vermek istediğim yerde vereyim.

İmkansız değil, hepimiz biliyoruz. Sadece korkuyoruz. Ben de korkuyorum. Üzmekten korkuyorum ailemi, bu fikre alışamazlar. Başıma Pipa Bacca'nınkine benzer şeyler gelmesinden de korkuyorum tabii ki. Gerçekten yaşamak için çıktığım yolda ölmek, öldürülmek tecavüze uğramak istemem. Dünya böyle bir yer değil ama, o yüzden korkuyorum. O yüzden diyorum ki biraz param olsun bana ait. Büyük yolculuğum için çalışayım gerekirse yıllarca. Bi motor alayım, bir de motorcu. :P ve rüzgar bizi savursun nereyeyse artık...

Belki uçmayı da öğrenirim o zamana yaa, hiçbirine gerek kalmaz. Simay her yerde, Simay her zaman, Simay her şeyi yapabiliyor... Simay belli ki minik bir tanrı olmak istiyor.

Uçsana benimle, öpsene çenemi...

0 Yorum:

Related Posts with Thumbnails