Pages

30 Ocak 2010 Cumartesi

Fareler ve İnsanlar

Bir fare mutfakta üşür, talaşların arasında titrer, tüylerini kabartıp ısınmaya çalışır. Bunu fark eden sahibi, ona acır ve hemen sıcak odaya taşır hayvanı. İçi rahattır artık; fare hem güvende hem ısınıyordur çünkü. Artık onu düşünmesi gerekmez, gözüne çarptıkça sevgisini ve ilgisini gösterecektir, yemini suyunu değiştirecektir zaten. Üstüne düşeni yapar, acıması gerektiğinde acır. Fazlası yoktur, olmamalıdır.


Bir Simay sokakta üşüyordur. Ne kabartacak tüyleri, ne içine girecek talaşı vardır. Bunu fark eden fare sahibi Simay'ı kovar, "git başka yerde üşü" diye. Simay'ın derdi üşümenin ötesindedir zaten. sırılsıklam olmaktan, ölmekten daha büyük sıkıntıları vardır; yaşamak gibi. Üstüste kovar Simay'ı fare sahibi, içeri gider ellerini ovuşturur ısınmak için. İçi rahattır artık; Simay huzursuz, ıslaktır dışarda çünkü. Artık onu düşünmez, def etmiştir üstünü soğuk bir "elveda"yla cilaladıktan sonra. Gözüne çarptıkça başını okşar zaten bir zaman, yemini suyunu veren olmasa da umrunda olmayacaktır. O üstüne düşeni yapmıştır zamanında, acıması gerektiğinde acımıştır zaten. Fazlası yoktur, olmayacaktır. Çünkü Simay fare değildir, ve sahip demez kimseye.

Belki demelidir, bir fare kadar olabilmek için en azından. Sıcak, tok, umarsız. Çok boşuz çok!

0 Yorum:

Related Posts with Thumbnails