Pages

19 Ağustos 2009 Çarşamba

Volkan


Oha yaa susamıyorum, durduramıyorum, içim patlayacak gibi oluyor. Ne kadar katlanabilirim tahmin etmek zor! Kutsal bok!

11 Ağustos 2009 Salı

Ada

Arkamdan önümden beni çekiştiren ipleri kesme vakti geldi. Geçmişi silip, ya da örtüp devam etmenin tam zamanı. Şimdiye dek hayallerimle yaşadım, ayakta hayallerim sayesinde durdum. Gerçekleşmeyenler moralimi çok da bozmadı; şimdi anlıyorum ki imkansızı istemişim bazı zamanlar. Gerçekleşen hayallerimse daha fazla hayal kurmaya itiyor. Artık hayallerimin sınırı var bu yüzden. Gerçekleştirebileceklerimi kuruyorum. Belki şu çekim yasasına inanıyorumdur; düşündüklerim, hissettiklerim karşılaştıklarımın sebebidir aslında. Hayallerimin içinde renkler kokular ağırlıkta şimdi. "Bilmemkaç katlı evim olsun, son model arabam olsun, mutlu bir evliliğim, bir oğlan bir kız iki çocuğum olsun, iyi para kazanacağım bir işim olsun" değil bende. Hayatım boyunca tatmine ulaşmaktı tek amacım. Ulaştım da çoğu zaman. Şimdi okulum bitti, belki de bir insanın girebileceği en büyük boşluk dönemdeyim. Ancak bu benim için bir adım ilerlemek sadece tatmin yolunda. Zamanını yerini önemsemiyorum bundan sonrasının. İnsanları, dış etkenleri direkt sıfırlıyorum artık. Umarsızca kafam/ızda kurduğum/uz o hayat için bekleyeceğim, çaba göstereceğim.

Seninle oraya gideceğimizi çok iyi biliyorum. Yıllar sonra buraya bakma fırsatımız olduğundaysa henüz hayal olan hayatımızı nasıl tasvir ettiğime güleceğiz beraber. İsmi, yeri belli olmayan bir yerde, iki süpürgeliyle...

Vayd Opın

Her şey yerli yerinde. Zaman çok yavaş ilerliyor, gündüzler gerçekliğin aksine uzuyor da uzuyor. Gecelerse beklemekle geçiyor. Sabaha karşılar dış dünyaya en hissizi, içe dönük his yığınlarıyla dolu. Trafik yoğun, içim geçik, hava sıcak, bazen uykumda üşüyorum, seviniyorum birlikte üşümemize; çünkü gerçekten en sevdiğim bu. Sonbaharda üşümek gibisi yok. İncecik giyinip titreyene kadar kendini bekletmek, sonra da sıkı sıkı incecik pikelere birlikte sarınmak ve sarılmak...

Öğlen kahvaltı, tüm gün film, geri dönüşü olmayan postalar, sürekli F5'lenen sayfalar, büyük beklentiler sonucunda alınan küçük cevaplar, duyarsız insanlara edilen küfürler, cinsiyetimden dolayı-ki tek sebebin bu olması daha da moral bozucu- alınan övgüler, insanların yavşaklıkları, beğeni görmenin inanılmaz işe yaramazlığı...

Geçmişin sürekli rahatsız eden tarafları var bu sıra. Konuşmak çözümü değil. Daha da sıkıntı yaratıp iğrenç sıfatlar yüklüyor insanın omzuna tamamen masum düşünce ve hisleri hakkında. Kötü olamadım hiçbir zaman. Aklımdan geçemiyor, beceremiyorum. İyilik meleği değilim elbet ama bile bile fenalık düşünemiyorum. İyi hissiyatlarla yaklaştığım kötü insanların hayatımın bir sürecinde kafamda olmasıysa suçum, bu sıfatları cezam olarak kabul edebilirim. Bu suç değilse de yargılanmak, bir tutulmak istemiyorum hiç kimseyle. Aynı olamadım, ait olamadım, sıradışıysa bunun adı; evet sıradışıyım. Sıra, her gün yanımızdan geçen tamamen tanımadığımız bedenlerse sıranın dışındayım bedenimin içinde bir yerlerde. Hata olduğunu kabul ettiğim hareketelerim dışındakilerle yargılanmak hiç hoş değil, öyle ıslatırım ki kendimi -bir savunma mekanizması gibi görülebilir bu- hiçbir etiket duramaz üstümde. Durmasın da zaten, sırada değilim, sıradan değilim, etiketin üzerine yazılacak bir şeyler varsa da tüm bedenimi kaplasa da o etiket sığmaz yazılacak olanlar. (Hep ukala tavırlar sergiliyorum ama onu da olamıyorum. Tabii biz de boş değiliz. :P)

Yalnızım, her şeye vakit bulabilecekken vaktimi içimde harcıyorum genel olarak, biraz dışa dönmeliyim dedim şimdi. Bir aydır binlerce düşünce kafamda, midemde, boşluğumda, kasıklarımda. Gaz kütlesi gibi, hiçbir şekilde çıkaramayacağım... Geziniyor ve sürekli bir rahatsızlığım var. Evet, çok mutluyum, şükür değil belki ama bunu sağlayanlara hep teşekkür ediyorum, en çok da kendime. Sırf kendini mutlu etme amaçlı yaşayan bir edebiyatçıdan çok nasıl hem sevdiğim şeyleri yaparım da para kazanırım, aç kalmam diye düşünen biriyim şimdilerde. Kapılıp gitmek en son istediğim. Kavgayı sonuna kadar sürdürebileceğimiyse sanmıyorum. Bir yerde kopacak ipler ama benim için olumlu ya da olumsuz sonuçlarını bilemiyorum. Düzene karşı bir düzende yaşamak istediğim. Kendi düzenimde, istediğim yerde, istediğim gibi...

O sabah Urfa'da uyanmak istiyorsam ne yapıp edip o geceyi yolda geçirmeliyim. Canım elma çektiğinde Amasya'da bir ağaçtan koparıyor olmalıyım. Kendimi gözümü açtığımda istediğim yerde istediğim zamanda görmeliyim. Zor şeyler istiyorum, yazmak, boşaltmak, potansiyelimi en azından kendime göstermek istiyorum. İçimdeki o rengarenk kıpırtıyı fark etsin birileri istiyorum. Yapabildiğimi görmek sadece, çok değil ki...

Bitmez... İnsanız...


Little Girl Blue
Janis Joplin

Sit there, count your fingers.
What else, what else can you do?
Oh and I know how you feel,
I know you feel that you're through.
sit there, count,
count your little fingers,
My unhappy, little girl, little girl blue,

Oh sit there, oh count those raindrops
Oh, feel 'em falling down, oh honey all around you.
Honey don't you know it's time,
I feel it's time,
Somebody told you 'cause you got to know
That all you ever gonna have to count on
Or gonna wanna lean on
It's gonna feel just like those raindrops do
When they're falling down, honey, all around you.
Oh, I know you're unhappy.

Oh sit there, ah go on, go on
And count your fingers.
I don't know what else, what else
Honey have you got to do.
And I know how you feel,
And I know you ain't got no reason to go on
And I know you feel that you must be through.
Oh honey, go on and sit right back down,
I want you to count, oh count your fingers,
Ah my unhappy, my unlucky
And my little, oh, girl blue.
I know you're unhappy,
Ooh ah, honey I know,
Baby I know just how you feel.

Related Posts with Thumbnails